CHP Körfez İlçe Başkanlığı görevine yeni seçilen Mehmet Kaçar, parti yönetmenin 15 günde bir yapılan toplantılarla olmadığını, bunların
rutin yapılması gereken iş olduğunu ülkenin ve halkın çok büyük sıkıntılarının olduğuna vurgu yaparak çok çalışacaklarını söyledi.
aMehmet Bey geçtiğimiz haftalarda CHP Körfez İlçe Başkanlığına
seçildiniz. Seçildikten sonra neler yaptınız? Bundan sonra yapacaklarınızdan
bahseder misiniz?
Bildiğiniz üzere 16 ay önce de Tuman Beyle biz yarışmıştık. Olağanüstü
kongrede ilçe başkanlığı için. O kongreye katılımın da az olduğunu göz
önüne alınırsa, 60 oy Tuman Bey almıştı, 54 oy ben almıştım. Ve ilçe
başkanımız seçilmişti. 16 ay partiye ciddi çabaları ve emekleri oldu. İki
tane seçim, bir tane Cumhurbaşkanlığı seçimi yaşadı. Elinden geldiğince
partinin oylarını, partinin çalışmalarını kamuoyunda daha iyi yerlere getirmek
istedi. Kongreler, insanların birbirini kötülediği, birbirini yerdiği kavgaların,
taşkınlıkların gösterildiği yer olmamalı bana göre. Kongremiz
öyle olmadı. Daha iyisini yapma iddiasının konulduğu yerlerdir kongreler.
Ben daha iyisini yaparım iddiasının tartışıldığı yerlerdir. Bu anlamda kamuoyunda
takdir görmese de, CHP 12 tane ilçe kongresi de çok büyük
saygınlık ve olgunlukla geçti. Bu yeterince kamuoyunda yer bulmadı ama
çok önemlidir. Yani 96 yıllık bir partinin halen ayakta kalıp salonları doldurabilip
heyecanla kongreye gidilmesi önemli. Bizde de öyle yoğun bir katılım
vardı. Diyebilirim ki iktidar partisinin kongrelerinden daha kalabalık
ve heyecanlıydı. Bize bu görevi ve sorumluluğu veren partililerimizin bize
yüklediği sorumluluğun bilincindeyiz. Onların umutlarına, düşlerine, yarına
dair beklentilerine cevap olmak adına bu sorumluluk duygusuyla partimizi
bugün olduğu yerden, daha iyi noktalara taşımak ve olası bir ilk
seçimde yerel anlamda rahmetli Hüseyin Avni Şirin’in kurduğu aralarla 26
yıl yönettiği bu belediyeyi, Cumhuriyet Halk Partisinin bayrağının altında
herkesin eşit ve adil bir şekilde belediyelik hizmetinin sunulacağı günlerin
mücadelesi içinde olacağız.
aPeki başkanım partinizin bugüne kadar yaptığı en önemli eksiklikler
neydi? Siz ilçe başkanı olarak tecrübenizi nasıl ortaya koyacaksınız?
Bunu düşündünüz mü? Farklılık yaratacak mısınız?
Şimdi şunu söyleyeyim; ben partiye kısa bir süre önce gelmiş bir üye değilim.
1986’dan beri partinin üyesiyim. 1986’da askerlik dönüşünde partiye
üye oldum. Aralarla üç dönem ilçe yöneticiliği yaptım. Bir dönem ilçe
eğitim sekreterliği, bir dönem ilçe sekreterliği, bir dönem de ilçe yönetim
kurulu üyeliği yaptım. 92’de de 2,5 yıl il yöneticiliği tecrübem var. İl Genel
Meclis Üyeliği görevim var. Şurayı böyle değil böyle yapsaydık daha başarılı
olur muyduk dediğimiz şeyler elbette ki var. Ben bu tecrübelerimi şu
şekilde değerlendirmek istiyorum. Bunun en önemli kısmı parti içindeki
barışı, huzuru ve dostluğu hakim kılmak. Nedense zaman zaman bizde
ve diğer partilerde de oluyor. Kongre ve sonrası, kongre tartışmaları sürüyor.
Destek olanlar ve olmayanlar ayrımı oluyor. Ben kaybettiğim kongrede
de kazandığım kongrede de bunun olmaması için çok büyük
mücadele verdim. Kaybettiğim kongrede sevgili abim Tuman Beyin elini
kaldırarak emrinde olacağıma ve her türlü çalışmasına destek vereceğime,
ilçemi, örgütümü sokakta tartışmayacağıma, eleştirmeyeceğime,
varsa bir önerim gelip partimin yetkili organlarında bunu dile getireceğimi
söylemiştim. Bu kongrede kazandıktan sonra ekleyebileceğim, ertesi
günün ilk iş benden önceki ilçe başkanını ziyaret edip çayını içtim, oturup
yemek yedik. Onun da birikimleri, tecrübeleri, gördüğü eksiklikleri şahsımla
paylaşarak topyekun bir mücadeleyi başlatmaya karar verdik. Ve
kongre bittikten sonra arkadaşımızı destekleyen delegasyonumuz da vardır.
Bizi de destekleyip sorumlu görenler var. Benim için o süreç geride
kalmıştır. Tam aksine beni destekleyenlerden ziyade, desteğini alamadığım
arkadaşlar da o güveni yaratamamanın sorusunu kendime soruyorum.
Niçin onların da desteğini alamadım? Bu da beni şu sonuca
götürüyor. Bize oylarıyla destek olmayan delegemizi daha çok sahiplenmek,
onların bakış açılarını, eleştirilerini daha ciddiyetle düşünmek gerektiğine
inanıyorum. Partiyi bir aile kabul edersek, oradaki bütünlüğü
sağladıktan sonra ben protokol siyaseteni sevmeyen biriyim. Yani sokaklarda,
alanda çalışmayı seven bir insanım. Beni yakın tanıyanlar da bilirler.
İsmimin önünde hiçbir sıfat olmasa da bu kentte çevreyle ilgili,
doğayla ilgili kentin geleceğiyle ilgili her soruna taraf olmuşum. Mücadele
etme ümidiyle çevrecilerle beraber olsun, kentin değerlerini korumak
adına olsun nerede bir haksızlık varsa orada mazlumun yanında olmayı
kendime yaşam biçimi seçmişim. İlçe başkanı olarak da partiyi yönetmeyi,
parti binasında 15 günde bir toplanan ilçe yönetim kurulu toplantılarıyla
görmüyorum. Yani bunu bir başarı görmüyorum. Bunlar rutin, yapılması
gereken şeyler. Hayat, ülkemizde gittikçe zorlaşıyor. Yaşamdan
şikayetçi olmayan hiçbir halk kesimi yoktur. Yani iş adamından tutun,
sosyal yardımlarla yaşayan yoksul insanımızdan emekliye kadar. Her kesimin
yaşamla ilgili sıkıntıları ve dertleri var. Çevremize baktığımızda
bankalara borcu olmayan, tüketici kredileriyle batmamış hiçbir yurttaş göremiyorsun.
Demek ki ülkenin büyük bir çoğunluğunun ekonomik ve sosyal
sıkıntıları paralellik arz ediyor. İşte bu anlamda biz aynı acıyı çeken
insanların aynı sıkıntıları paylaşan hemşerilerimizin, her türlü derdine
ortak olmayı ve bunu da yaparken Cumhuriyet Halk Partili veya başka
partili ayrımı yapmadan yapıyoruz. Acısı olan insanın acısını paylaşmak,
sıkıntısı olana çözüm olamıyorsam bile yanında olduğunu manevi anlamda
hissettirmek. Çünkü siz de hak veriyorsunuz ki belediyeler yönetimlerin
başarısı için çok önemlidir. Bugün biz yaklaşık 15-16 yıldır
muhalefetteyiz. Bir tane bile otobüs ihtiyacımızı karşılayacak imkanımız
yok. AK Partili belediyeler yoksul halkımıza ki takdir de ediyorum bu çalışmalarını
araç vererek, Çanakkale Şehitliğini gezdiriyor, Anıtkabir’e götürüyor,
değişik kültürel tabiat varlıklarını gezmeye götürüyor. Biz de bu
olanaklar bugüne kadar yoktu. Ben ama şuna inanıyorum, belediyelerin
bir diğer görevi de sosyal belediyelik dediğimiz halkın sosyal ve kültürel
ihtiyaçlarına cevap vermektir. Bilmiyorum benden önceki arkadaşlarım
talep etmişler midir ama benim öyle bir organizasyonum olduğunda ben
de belediye başkanlarımızdan araç ve yardım isteyeceğim. Çünkü şahsi
olarak AK Parti’nin kendi tüzel kişiliğinden bir şey istemiyorum. Belediyenin
araçlarını bir gruba verip bir gruba vermeme haklarının olmadığını
düşünüyorum. Ki sanırım da böyle bir ayrım yapmayacaklardır. Belki de
bizim arkadaşlarımız istememiştir bunu. Ben bu anlamda belediye başkanımızın
olası bir talebimi geri çevireceğine pek ihtimal vermiyorum.
aYani burada ben bir organizasyon yaparsam vatandaş adına belediyeden
destek talebinde bulunurum diyorsunuz. Parti adına öyle
mi?
Zaten bu organizasyonu halk adına yapacaksın. Partili kadınları tek değil.
Yani örnek veriyorum bir Çanakkale Şehitliğini gezdirmeye gidiyorsa illa
Cumhuriyet Halk Partisi üyesi olan kadınları hanımları götürmek gerekmiyor.
Vatan sevgisi olan, Atatürk devrimlerine saygılı olan bu Cumhuriyetin
kurulduğu değerlere bağlı olan Çanakkale’de bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz
birlik ve beraberliğimizin en çok ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde
gidip orada koyun koyuna hiçbir etnik kimlik düşünmeden koyun
koyuna yatan şehitlerimizi ziyaret etmek manevi anlamda hepimizi mutlu
edecek şeylerdir. Bunun CHP’si, MHP’si AK Partisi yoktur. Bu ve benzeri
sosyal organizasyonlarda talebimiz olacak belediye başkanlarımızdan.
Gerek ilçe belediye başkanımızdan, gerek büyükşehir belediye başkanımızdan.
Ben bu taleplerimize verecekleri cevaplara göre tutum alacağım
karşılarında. Ama eminim ki böyle sosyal projelerde onların da gönül rahatlığıyla
destek olacağından kuşkum yok. Yine ne yapacaksınız sorunuza
şunu söyleyeyim. Bugün maalesef Körfez 150 bin nüfusa yaklaşmış
Türkiye’nin 37-38 vilayetinden büyük bir ilçe. E-5 hançer gibi Körfez’i
ikiye bölmüş. Özellikle bu viyadüklerle. Bizim Tütünçiftlik esnafımızın tümünü
mahvetmiştir. Yani Kirazlıyalı’dan çıkan bir araç 95 Evlere kadar
kolay kolay E-5 trafiğinden çıkamıyor. Bu iş hayatını, ticareti etkiliyor. Ha
keza ulaşım Körfez’in en büyük sıkıntısı. Emeklinin yoğun yaşadığı bir ilçede
büyükşehir belediyesi yıllardır ve alt belediye, belediye otobüslerini
kaldırdığı için 112 tane minibüsle bu hizmet yapılıyor. Sabah ve akşam
saatlerinde özellikle çok büyük bir izdiham da çocuklarımız, çalışanlarımız,
hastalarımız gidip geliyor. Yani modern bir kentte sanayinin %
25’inin yer aldığı bir kentte yakışır bir durum değildir. Gerçi geçenlerde
büyükşehir belediyemiz birkaç otobüs koydu Hereke’den buraya. Bunun
bir başlangıç geliştireceğine de inanıyorum. Bizim de halkın bu taleplerini
onlara söyleyeceğiz. Öte tarafında baktığımızda, ürettiği artı değeri almayan
bir ilçe. Sanayinin büyük bir çoğunluğunu burada barındırmasına
rağmen; zehrini soluyoruz, çevre kirliliğini yaşıyoruz. Ama işe aldıkları insanlar
dahi bedelini sağlığımızla öderken biz bu sanayiden Körfez’de yaşayan
insanlar olarak faydalanmıyoruz. Çok merak ediyorum Körfez’de
kaç kişinin bu fabrikalarda istihdam edildiğini gerçekten merak ediyorum.
Çünkü neden? Toprağını ekemez durumda köylü. Köylülerin tüzel kişiliği
olan Köy Evleri, Muhtar Evleri, meraları, koruları bunların hepsi belediyelerin
taşınmaz varlıkları arasına girdi. Bu köylüyü perişan eden bir yapı.
Bin yıllık köyün adını bir gecede değiştirip mahalle yapmakla mahalle olmuyor.
Şehir yapmakla şehir olmuyor. Buranın köyleri ta Osmanlı’dan
beri var olan köyler. Yazık yani hem bu tarihsel isimlerin zamanla yok olmasını
getirecek. Hem de bugün dönüp baktığımızda çıkın köy yollarımıza
birçoğu doğuda, güneydoğuda ulaşımın sıkıntısını yaşayan
araziden dolayı yaşayan köyler gibi çukurlarla, asfaltın delik deşik olduğu
doğru dürüst yolu olmayan köyler. Götürülmeyen bir hizmetin karşısında
sadece köylerin isimlerini kaldırarak mahalle yaparak şehirleşilmez. Olası
bir CHP iktidarında da bu köyler tekrar eski tüzel kişiliklerine kavuşturulacak.
Kendilerinin olan meralar, korular gibi taşınmazlar yine köy ihtiyar
heyetine devredilecektir.
aİlçe başkanı olduktan sonra sizin açıklamalarınızdan biri de parti
adına kendi binanıza taşınacağınızı söylediniz. Onunla ilgili düşünceleriniz
nedir?
Sizin de gördüğünüz üzere mevcut binamız çok küçük. 70 metrekare bir
bina. Bir odası, bir tane küçük salonundan ibaret. Ne bir misafiri ağırlayabileceğimiz
imkanımız var ve de yönetim kurulunun tümü katıldığında salonumuza
maalesef yönetim kurulu toplantısını yapamıyoruz. Peş peşe
sandalyelerde oturuyoruz. Sığmıyor masanın etrafına. Cumhuriyet Halk
Partisi’ni halkın daha kolay ulaşabilir hale gelebileceği, yaşlıların, hanım
kardeşlerimizin rahat girebileceği birinci kat gibi daha kolay çıkılabilecek
bir binaya taşınmayı düşünüyorum. Çünkü partinin siz de biliyorsunuz ta
dördüncü beşinci katlarda olması, insanların sık sık gelip gitme imkanını
ortadan kaldırıyor. Zorunlu kalmadıkça partililerimiz buraya gelmiyor. O
zaman biz de Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve partililerimize yakışır bir bina
arayışı içinde olacağız. Saygıdeğer genel başkanımdan ben bunun desteğini
aldım, sözünü aldım. Uygun bir yer görürsem oraya taşınacağım.
Tabi ilk etapta partimizin bize ne diyeceğini bilemedim. Kiralama yöntemine
gideceğiz. Ama inanıyorum ki büyük kongre sonrası genel başkanımız
belki bu binayı satma karşılığında imkanımız el verirse yeni bir bina
almamıza da yardımcı olur. Onunla beraber partiye bir tane araç satın almayı
düşünüyorum. Bunu da partililerimizin bağışlarıyla, katkılarıyla yapmak
istiyorum. Tek tek bir cenazeye giderken, kendi araçlarımızla
gideceğimize bir etkinliğe, partililerimizle beraber başında gençlik kollarında
çalışan birkaç kardeşimizi koyarak o araçla saha çalışmalarımızı
sürekli seçim varmış gibi yapmayı düşünüyorum.
SAVAŞ ÇETİN : Öncelikle Derince ilçesinin...
'Ben Körfezlilerin evladıyım'
“KİMSENİN ŞÜPHESİ OLMASIN, KOCAELİ İYİ...
Aygün:Bir gemide iki kaptan olmaz
AKUT Kocaeli Ekip Lideri Recep Şalcı ile Söyleşi
‘Parti yönetmek 15 günde bir toplanmakla...
Kayın, Verdiğiniz oyların karşılığını...
Akın: Oyla geldiler oyla gidecekler
Bu habere yorum yapan ilk siz olun!